SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

ZEKAT BAHSİ

<< 1043 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

108 - (1043) حدثني عبدالله بن عبدالرحمن الدارمي وسلمة بن شبيب (قال سلمة: حدثنا. وقال الدارمي: أخبرنا مروان، وهو ابن محمد الدمشقي) حدثنا سعيد (وهو ابن عبدالعزيز) عن ربيعة بن يزيد، عن أبي إدريس الخولاني، عن أبي مسلم الخولاني. قال: حدثني الحبيب الأمين. أما هو فحبيب إلي. وأما هو عندي، فأمين. عوف بن مالك الأشجعي. قال: كنا عند رسول الله صلى الله عليه وسلم. تسعة أو ثمانية أو سبعة. فقال:

 "ألا تبايعون رسول الله ؟" وكنا حديث عهد ببيعة. فقلنا: قد بايعناك يا رسول الله ! ثم قال: "ألا تبايعون رسول الله ؟" فقلنا: قد بايعناك يا رسول الله ! ثم قال "ألا تبايعون رسول الله صلى الله عليه وسلم ؟" قال: فبسطنا أيدينا وقلنا: قد بايعناك يا رسول الله ! فعلام نبايعك ؟ قال: "على أن تعبدوا الله ولا  تشركوا به شيئا. والصلوات الخمس. وتطيعوا (وأسر كلمة خفية) ولا  تسألوا الناس شيئا" فلقد رأيت بعض أولئك النفر يسقط سوط أحدهم. فما يسأل أحدا يناوله إياه.

 

{108}

Bana Abdullah b. Abdirrahmân Ed-Dârimî ile Selemetü'bnü Şebîb rivayet ettiler. Seleme (haddesenâ) ta'birini kullandı. Dârimî ise (Ahberanâ) sîygasıyla rivayet etti. (Dediki): Bize Mervân yâni îbni Muhammed Ed-Dimeşkî haber verdi. (Dediki): Bize Said yâni İbnü Abdilaziz, Rabiatü'bnü Yezîd'den o da Ebû İdrîs-i Havlânî'den o da Ebû Müslim-i Havlâni'den naklen rivayet etti. Ebû Müslim şöyle demiş bana Emin dostum Avf. Mâlik-i Eşcaî rivâyet etti. Avf benim dostumdur. Benim indimde kendisi emîn bir zâttır. (Dediki):

 

Dokuz veya sekiz veya yedi arkadaş Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında idik. (Bize):

 

  «Allah'ın Resulüne bey'at etmez misiniz?» buyurdular. Biz:

 

  «Sana bizler (çoktan) bey'at ettik Yâ Resûlallah!» dedik. Sonra (yine):

 

  «Allah'ın Resulüne bey'at etmez misiniz?» dedi. Bunun üzerine biz ellerimizi açarak:

 

  «Biz sana bey'at ettik Yâ Resulullah! (daha) neye bey'at edeceğiz» diye sorduk.

 

  «Allah'a ibâdet edeceğinize, ona hiç bir şeyi şerik koşmayacağınıza, beş vakit namazı kılacağınıza, itaat edeceğinize —ve işitmediğimiz bir kelime söyledikten sonra —başkalarından bir şey istemeyeceğinize bey'at edeceksiniz.» buyurdular.

 

Vallahi sonraları bu arkadaşlardan bâzılarını gördüm. Birinin kamçısı yere düşse hiç bir kimseden şunu bana veriver diye istemezdi.

 

 

İzah:

Bey'at: Müslümanların her işini tedvir için hükümdara selâhiyet vererek niza götürmez bir şekilde ona teslim olmaktır. Bu kelime alış veriş mânâsına gelen «Bey'»'dan alınmıştır. Ashâb-ı kiram alış verişde olduğu gibi halifeye tabi olduklarına dair söz verirken alış verişe benzeterek onun elinden tutarlardı. Ancak kadınlar Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bey'at ederken onun elinden tutmamışlardır. Kadınların müteaddid defalar bey'at ettikleri sabit olmuş fakat hiç birinde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in elini tuttukları rivayet edilmemiştir. Ulemâ kadınların tekrar tekrar bey'atlarının zaman ve hâle göre olduğunu beyân ederler.

 

Übbî diyor ki: «Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in gizli söylediği kelime, teklife âit olacaktır. Yâni, gizlice söylediği o kelime meşakkatli ve ifâsı Müslümanlara güç gelecek bir şey hakkındadır. Onun için de açık söylemekten çekinmiştir. Onu beyân için memur da değildir. Zîra m'emûr olsa tebliği icâp ederdi.

 

Hadls-i şerif umûmatin delil olduğuna işaret etmektedir. Çünkü: Ashab-ı kiram'a dilenmek umûmî şekilde emir buyurulmuş, onlar da hadîsi bu mânâya alarak başkalarından hiç bir şey hattâ yere düşen kamçılarını bile istemez olmuşlardır.

 

Yine bu hadîs az bile olsa dilenme sayılabilecek her şeyden nezih davranmaya teşvik etmektedir.